Müzeler Haftası (18 - 24 Mayıs)
Sanat, bilim, tarihle ilgili her türlü malzeme ve eski
eserlerin korunup sergilendiği yerlere "müze" adı verilir. Dünyada müzecilik
15-16. yüzyıllarda Rönesans hareketiyle başlar.
Araştıralım Ülkemizde ilk müze çalışmasını kim başlattı?
Müzeler Haftası ile ilgili
Şiirler BEDESTEN KİLİM
Müze zenginliği bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biri de Türkiye'dir.
Tarihsel değerlerimiz, eski eserlerimiz, birçok müzede toplanıp korunmuştur.
Bugün bu eserleri övünerek izleyebiliyoruz. Müzelerde; tarihsel eserler, güzel
sanat ürünleri, antika değeri olan eşyalar, teknik ve sanayi ürünleri
toplanmıştır. Ülkemizde tarihi zenginliklerimizin korunmaya alındığı müzeler
olduğu gibi, Atatürk müzeleri, Etnografya müzeleri, devlet büyüklerine ait
müzeler de vardır. Bunların dışında kişi ve kurumlara ait müzelerin çoğaldığını
görüyoruz. Yahya Kemal Müzesi, Modern Sanatlar Müzesi, Sağlık Müzesi, Askeri
Müze, Sait Faik Abasıyanık Müzesi, Basın Müzesi gibi...
Müzeler Haftası'nın kutlanması ile, tarihi zenginliklerimizin bilinip
tanınmasına yardımcı olunmaktadır. Böylece geleneklerimiz, adetlerimiz,
örflerimiz ve sanat değerlerimiz çok canlı bir biçimde kavranabilmektedir.
Müzelerimizin en büyükleri ve en eskileri İstanbul şehrimizdedir. Buradaki
Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, İslam Eserleri Müzesi, Kariye Müzesi
milyonlarca yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir. İstanbul'da ve
Anadolu'da yaşamış birçok uygarlığın izlerini taşıyan bu müzeler Kültür
Bakanlığı'na bağlıdır. Bakanlık, çeşitli nedenlerle yurtdışına kaçırılmış,
ülkemize ait eski esreleri Türkiye'ye getirmeye çalışmaktadır.
Goethe diyor ki:
"Geliştirilmeyen müze, koleksiyon ve eski silah müzeleri zamanla ölür."
Hırka-i Saadet nerede, hangi müzededir?
Hz. Muhammed (S.A.V) 'in ayak izi nerede korunmaktadır?
Kariye Müzesi'ndeki mozaik tasvirlerin konusu nedir?
Ayasofya Müzesi kaçıncı yüzyılda kim tarafından yaptırılmıştır?
Etnografya Müzesi'nin Atatürk ile ilgisi nedir?
Yahya Kemal Müzesi'nde değerli ne gibi eşyalar vardır?
İslam Eserleri Müzesi'ndeki halı koleksiyonlarına neden yabancı ülke adları
verilmiştir?
İSTANBUL'U DÜN DOLAŞTIM
İstanbul'u dün dolaştım
Sulardan tas tas içtim
Birgün Sarıyer, Kandilli
Oradan Üsküdar'a geçtim.
Gözlerime dolan bulut
Sıyrılıp açıldı;
Minareler, saraylar
Çeşmeler, mezarlar
Sularla çevrili
Bu engin hudut...
İstanbul'u dün dolaştım
Kubbelerden sesler içtim;
O büyük, aydınlık kapıdan
Başka dünyalara göçtüm
Baki Süha EDİBOĞLU
Halılar, kanapeler, avizeler, saatler,
Bedestenin loş dehlizlerinde;
Sevinçler, kahkalar, gözyaşı, keder
Okunur köhne eşyaların yüzünde.
Şu gümüş saplı baston bir paşanındır,
Bir konaktan gelmiştir billur avize.
Guguklu saatte bir devrin kalbi atar,
Hatıralarla solmuş ipekli perde.
Bir saraylı yıkanmıştır şu altın tasla,
Ne sohbetler dinlemiştir kadife koltuk.
Borular gramofon çalıyor hala,
Ama Çeşmi-bülbülün çehresi soluk.
Yeniler meydan okuyor sanki,
Şu pirinçten mangal, şu köhne sedir.
Bir devir hüzünlü bulutlar ile
Bedestende hala yaşar gibidir.
İlhan GEÇER
El emeği, alın teri, göz nuru;
Bu kilimde üç çilenin yünü var;;
Boşa değil şu kibiri, gururu;
Yedi iklim dört köşede ünü var.
Renk almış yaylanın çiçeklerinden,
Desen tutumuş buğday başaklarından,
Gökkuşağı ağmış saçaklarından;
Üzerinde bir ilkbahar günü var.
Her teli bir pınar olup akmada,
Her düğüm yar gözü gibi bakmada,
Biçimler el ele halay çekmede;
Sanki ortasında köy düğünü var.
Yetik OZAN
Bu Konu İle İlgili Diğer Sayfalar
Çok Oynanan Oyunlar